inci için gelsin...

şimdide kitap yazmış, zeki'nin "kapıyı kapatmadım..." yaklaşımıyla anarşizm'e giriş yaptık arka kapaktan ve rafa geri koyduk kitabı. fazla düşünmeden "yiyorsa bir tarafı özgür lisansla internetten yayınlasın" dedik. üzerine yazı yazma gerği duymadık ve alıntı yaptık:

ne yaptığının farkında olmayan bilinçsiz ve yetersiz bir güruhun, bir sürünün, düzgün muhakemeye, ahlaka, değerlere ve malum bir gayeye sahipmişçesine giriştiği icraatlerin sonuncusu. ha tabi bunca tantanadan sonra bir odunun bile kafasında ufak bir ampul yanardı aslında neyin peşinde olması gerektiğine dair. yaptıklarının neyi temsil ettiğini, nihayetinin ne olması gerektiğini, ne hissetmesi gerektiğini anlardı. sözde bu oluşum bilinçli şu an. 


çok komik ya. yaşı ilerledikçe (altı yaş ve sonrası) ve toplum içine itildikçe sosyal ortamlarda aptalca mevzuları sanki bir millet meselesiymişçesine değerlendirip yargılayan insanlar bugün böyle bir şeyin sebebi. yanlış ebeveynlerin elinde, yanlış çevrelerde büyümek, daha güçlü bir öz iradeye sahip olana hürmet etmek ve gittikçe büyüyen bu anafor içinde birbirini takip eden zincirleme olaylarda hep rol yapmaya zorlanmak... bugünkü inci sözlüğün hamurunu oluşturuyor. 


kendi kendine yetemeyen insanların, "şuradan ufacık bir çıkarım mı var", "buradan sivrileyim" ya da "bunun bana şuradan şöyle bir getirisi olur"cuların (bilinçli veya bilinçsizce) dahil oldukları eylemlerin neticesi bu. 


yazdıkça bi şey anlaşılmayacak yazıdan. bu salak oluşumun aslını bilip de burada çıktığı günden beri sempati duyanıyla dahi muhattap olmadan oradan buradan duyarak bi sürü şey biriktirdim içimde. toptan dökülecek bi gün. kitap çıkaramam ama. 


ha bu arada zeki kayahan coşkun'a çok güldüm. çocukken tersmiş. yaptığı ufak iş parlak olabilme potansiyeline sahip olsa bile içi boş söylemleri ve yersiz tavırlarıyla onu da eksiye çeviren bir adam fikrimce. başa dönelim; gayesiz aktivite şuursuzluğu ve yetersizlikten doğan hürmet etme güdüsüne maruz kalmak insana kendini yazar da hissettiriyor, senarist de, yapımcı da, şovmen de, büyük bir lider de. 


geçiniz efendim. tüm bu olaylar kafamızın sakatlığından doğuyor. keşke çevrilen sayfalar yüzyılın klişelerini (zeki'ciğim), tutkulu aşkları (çok satanlar!) değil de şu dünyanın her çağında bir avuç kadar olan insanların sağlam temelli fikirlerini ihtiva etse. 


laflarım var, lakin sükut tercihim.

(adresinden alıntıdır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder